Şili’de San Pedro de Atacama’da hayallerimize dokunmaya devam ediyoruz.
Macera Başlıyor
Şili’ye Bolivya’dan geçtiğimiz minibüsümüz, bizi merkezin yakınında bıraktı. Hava çok sıcaktı. Taksiyle hostelimize gidelim dedik ama ne mümkün? Ortalıkta ne taksi ne de başka bir araç vardı. Uyanık Sinan yoldan geçen tur minibüsüyle anlaştı da daha fazla güneşte kavrulmaktan kurtulup, hostelimize gelebildik. Bu sefer de başka bir sürpriz bizi bekliyordu. Resepsiyondaki görevli, odamızda kalan müşterilerinin 1 gece daha kalmak zorunda kaldıklarını o yüzden bizi 1 gece diğer otellerinde ağırlayacaklarını söyledi. Neyse bizi araçla daha lüks olan otellerine getirdiler ama yeni otel kasabadan uzaktı. Saat 14.00’tü zamanımız daralıyordu, bir an evvel kasabaya gidip, katılacağımız turları ayarlamamız gerekiyordu. Acele odamıza yerleşip, kasabaya gidiş geliş için resepsiyondaki kadınla konuştuk daha doğrusu boğazlaştık. Bizim hostelimiz aslında kasabanın içindeydi bu uzak otele sonuç olarak onlar getirdi bizi. En sonunda pes etti. Bize araç ayarladı da kasabaya gittik. Çok şükür bu günlük Şili’deki sürprizlerimizi tamamlamış olduk.
Kasaba’yı tanıyalım
Hepi topu 6 veya 7 sokaktan oluşan San Pedro de Atacama ilk gördüğümüzde bizi çok şaşırttı. Tek katlı, toprak sıvalı, evlerin sıralandığı, taşıt geçemeyecek kadar dar, tozlu topraklı sokaklarıyla vahşi batı filmlerinde gördüğümüz kasabalardan biri gibiydi. Rastalı ya da at kuyruklu, dövmeli, şalvarlı, gözlüklü entel dantel tipler kasabayı vahşi batıdan farklı bir zaman ve mekana taşıyordu. Herkes İngilizce konuşuyor arada bir İspanyolca kelimeler kulağımıza çalınıyordu. Kasabanın merkezindeki Plaza de San Pedro Atacama parkının hemen altında bulunan Caracoles caddesi kasabanın ruhuydu. Yani tüm turizm firmaları, kafeler, restoranlar, barlar ve turistler oradaydı. Şaşkınlığımız geçtikten sonra hızlıca kasabayı keşfedip, görmek istediğimiz yerler için uygun fiyatlı turlar aramaya başladık. Birkaç firma ile konuştuktan sonra iyi bir indirim aldığımız Volcano Aventura ile anlaştık. (Toplamda firmanın düzenlediği 4 tura katıldık herhangi bir olumsuzluk yaşamadık) Böylece yapmamız gereken en önemli işi halletmiş olduk.
Iglesia San Pedro
Artık kasabayı rahatça gezebilirdik. Kasabanın meydanında bulunan Iglesia San Pedro Kilisesi 1641 yılında yapılmış. Dışı toprak kaplı kilisenin çatısında, kaktüs gövdesi kullanılmış. Binada çivi kullanılmamış. Bağlantılar lama derisiyle yapılmış. Dışarıdan pek ahım şahım bir şey gibi görünmüyordu. Önünde bulunan park yorgun turistlerin ve köpeklerin dinlenme mekanıydı. Bizim de gözde yerimiz oldu. İlginçtir kasabada çok fazla köpek var. Bizim sokak köpekleri gibi iri hayvanlar, nerdeyse her sokak başındalar. Uyuşuk uyuşuk yatıyorlar. Hepsinin de sahibi varmış. Herhalde reenkarnasyona inanan İnkaların tekrar dünyaya gelirken kan nehrinden geçişlerinde köpeklerin rehberlik edeceği inancı hala devam ediyor.
Hava Durumu
Aslında bir tek köpeklerin değil halkın da içi çekilmiş gibi, kimsenin acelesi yok. Herhalde aşırı sıcaktan onlar da yavaş çekim hareket ediyorlar. E tabi kolay değil 2.400 m. yükseltide bulunan kasabada karasal iklim hakim. Gündüz hava sıcaklığı 30 dereceyi geçerken, gün batımıyla birlikte sıcaklık 8 derecelere kadar düşüyor. İnsanın içini titretiyor. Zaten yerli halkın da altı kaval üstü şişhane şeklinde montlarla gezdiklerini görüyorsunuz. Genelde hafif bir esinti var fakat sıcak esiyor. Güneş çıktığı anda yakıp kavuran nem oranı nerdeyse sıfır insanın cildini çıtır çıtır kurutuyor.
Atacama’da Hayat Pahalı
San Pedro de Atacama son zamanlarda Uyuni’ye giden veya bizim gibi Uyuni’den gelen turistlerin durak noktası olmuş. Turistik kasaba daha da ünlenmiş. Yerli nüfus kadar turist bulunan kasabada bazı aylarda turistler, nüfusun iki katı kadar oluyormuş. Turist akınına uğrayan kasabada ilkel hosteller bile pahalı. İnternetten aylar öncesinden yerimizi ayarladığımız için bizim fena fiyata kalmadık. (Aklınızda bulunsun San Pedro de Atacama’ya gelirseniz kalacak yer sorununu son an son dakikaya bırakmayın) Restoran ve kafelerde de fiyatlar uçmuştu. Kasabada süpermarket falan bulunmuyor. Caracoles caddesinin üzerinde kapalı bir pazar yeri, kasabanın girişindeyse birkaç sebze meyve satıcısının bulunduğu açık pazar yeri ve birkaç tane de küçük bakkal var. Kısaca burası Şili’nin en pahalı yeri.
Kasaba’nın İsmi
Kasabaya adını veren San Pedro’nun kim olduğu hakkında 2 tahmin varmış. Biri dönemin papasının adı, ikincisiyse İspanyol komutanının adı olduğuymuş. Güney Amerika’da çok fazla San Pedro adında yerleşim yeri olduğundan sanki İspanyol komutanının adı bana daha mantıklı geldi. Hangi komutan diye araştırdım fakat çok net bir şey bulamadım. Şili’nin başkenti Santiago’nun kurucusu Pedro de Valdivia olabilceğini düşündüm. Çünkü Pedro de Valdivia komutasındaki grubun yiyecek ve içecek temin etmek üzere bölgeye geldikleri biliniyor.
Atacama ismi içinse daha gerilere yaklaşık 11.000 yıl öncesine gitmemiz gerekiyor. Bölgede yaşayan avcı toplayıcı kabileler, Atacameños adında bir uygarlık oluşturmuş. Önce İnka daha sonra İspanyol egemenliği altında yaşamış ve zaman içinde asimile olmuşlar. İşte Atacama adı onlardan geliyormuş.
Olaylar, Olaylar…..
Günün sonunda çok yorulmuştuk, küçük yerel bir lokantada yemeğimizi yerken televizyonda haberler vardı. Hiç ilgimi çekmedi turları ayarlamış, rahatlamıştık. Huzur içinde yemeğimi bekliyordum. Sinan heyecanla “Bir şeyler oluyor Gülçin.” dedi. Biraz dikkat edince herkesin yemek yemeği kesmiş haberleri izlediğini gördüm. Sinan televizyonu işaret ediyordu. Ben de hayretle haberleri izlemeye başladım. Santiago’da neler oluyordu?
14 EKİM 2019 tarihinde Şili Devlet Başkanı Sebastian Piñera metro bilet fiyatlarına 30 şili pesosu zam yaptığını açıklamış. (Biz o tarihte Bolivya’daydık.) Çoğunluğu öğrenci olan bir grup bilet almadan turnikelerin üzerinden atlayarak bu karara tepki göstermiş. Polisin öğrencilere orantısız güç kullanması ve protestocuları göz altına alması üzerine, metro ücretlerinin artışına, Şili’de artan hayat pahalılığına, özelleştirme ve gelir eşitsizliğine karşı protestolar ülke çapında hızla yayılmaya başlamış. Bunun üzerine 18 Ekimde ülkede sıkı yönetim ilan edilmiş. Yaşasın biz de 19 Ekimde Bolivya’dan Şili’ye giriş yapmıştık. (Yani bizim çekirgeler Bolivya’daki seçimlerden önce sıçramış ama 2.sini sıçrayamadan Şili’deki protestoların göbeğine düşmüştü) Böylece ülkedeki karışıklığı anladık. Ama “Hükümet bu işe bir an evvel çözüm bulur, sorunu daha fazla uzatmaz.” deyip birbirimizi sakinleştirdik. Lokantadan çıktığımızda Caracoles caddesindeki protestocular tencere, tava çalıp “Piñera istifa” diye bağırarak yürüyorlardı.
Kaldığımız süre boyunca halkın gün içinde Plaza de Armas’ta toplanıp afişler ve pankartlarla oturduğuna, akşam üzeri yine aynı şekilde sokaklarda slogan atıp, yürüyüş yaptıklarına şahit olduk.
Arkeoloji Müzesi
Veee sıkı yönetim nedeniyle müzeler kapalıydı. Belçikalı Cizvit rahip Gustavo le Paige tarafından kurulan (R. P. Gustavo le paige) Archaeological Museum en çok görmek istediğim müzeydi. Bölgede yaşayan Atacameño, Aymara, Chinchorro, Diaguita gibi halklardan kalan arkeolojik eserler buradaydı. Dünyadaki en eski mumya kültürü Chinchorrolara aitmiş. Bunlardan kalan bebek mumyaları 7.000 yıldan daha eskiymiş. İşte bölgede bulunan mumyalar, takı, tekstil, duvar resimleri, seramikler bu müzede sergileniyormuş. Kasabada bulunduğumuz her gün açıldı mı acaba diye gidip kontrol ettik ama maalesef açılmadı ve burayı ziyaret edemedik.
İyi ki turları organize etmişiz hiç olmazsa onlarla birlikte yapmak istediğimiz birçok etkinliği gerçekleştirdik. İşte bu etkinliklerden biri de astronomi turuydu.
Astronomi Turu
Katıldığımız gece turunda pek çok yıldız ve takım yıldızı gördük. Karanlıkta elmas gibi parlayan milyonlarca yıldızı bir arada görünce çok şaşırdık. Uzun uzun gökyüzünü seyrettik. En sonunda tur rehberimiz astro fotoğraflarımızı da çekti. Güya mail adreslerimize gönderecekti. Maalesef gelen fotoğraflar başkasına aitti. Çok uğraştık ama bizim fotoğraflarımızı alamadık. Kısmet diilmiş.
Bölgenin yüksek rakımda yer alması, havasının kuruluğu, gökyüzünün açık ve en önemlisi atmosferin daha ince olmasından dolayı astronomi araştırmalarında bu bölgenin kullanıldığını gitmeden önce öğrenmiştim.
Bu araştırmalar için adı ALMA olarak kısaltılan dünyanın aşırı büyük teleskobunun yapımına başlanmış henüz tamamlanmış. Hafta sonları ziyaretçi kabul ediyorlarmış ancak bu turu çok istememize rağmen yakalayamadık. Biz de klasik turlarla gökyüzünü izledik. İnşallah bir dahaki sefer ALMA’yı ziyaret ederiz!
Gelecek videomuzda San Pedro de Atacama’nın çevresinde İnkaların savunma kalesi olan Pukara de Quitor, Ölüler Vadisi ve Ay Vadisi’ni ziyaret edeceğiz.
Şimdilik hoşçakalın
Gülçin Soytutan / Hayallerime Dokunmak, Youtube kanalımızdan da bu gezimizin videosunu izleyebilirsiniz. Bize destek vermek isterseniz Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın🤗