Datça Yarımadası 2

El değmedik yapısı, akvaryum gibi koylarıyla görenleri kendine hayran bırakan Datça Yarımadası’nda hayallerimize dokunmaya devam ediyoruz.

Bu yaz Datça Karaincir’de yaşayan ablamları ziyaret ettik. Hem özlem giderdik, hem de birlikte gezdik.

Yel Değirmenleri

Karaincir’e yakın olması nedeniyle ilk durağımız Kızlan Yel Değirmenleri oldu. Rumlar tarafından bölgedeki en rüzgarlı yere yapılan 6 değirmende buğday öğütmüşler. Bir tanesi restore edilerek turizme açılmış, Diğerleri özel mülkiyet içinde yer aldığından ziyaret edilemiyor. Gittiğimizde kafe kısmı kapalı fakat değirmen açıktı. İçerisini rahatlıkla gezdik.

Datça Vineyard

Yel değirmenlerinin karşısında çiçekler ve zeytin ağaçları arasında yeni yapılmış gibi bir değirmen daha vardı. Burası Datça Vineyardmış. Terasında gün batımı manzarası eşliğinde şarap içilmesiyle ünlüymüş. Biz sabahın erken saatinde uğradık. Çoktan açılmışlardı. Bağları ve şaraphaneyi gezebileceğimizi söylediler. Gönlümüzce gezdik. Bağ bozumu çoktan yapılmış olduğu halde yine de üzümler vardı. Tarihi şarap bölgesindeki bağa hayran kaldık. Tertemiz, şaraphane kısmı ise harikaydı. Ödüllü şarapları ve yapımı hakkında bilgiler verdiler. Ayrılırken şarap satın almayı ihmal etmedik.

Hızırşah

Bir sonraki durağımız 1400’lü yıllarda yaşadığı tahmin edilen Hızırşah isimli din bilgininden adını alan Mahalle oldu. Önce Hacetevini görelim dedik. mahalle sakinlerinden araçla gidebileceğimizi öğrenince stabilize yoldan devam ettik. İlerlediğimizde yol bozulunca karşımıza çıkan evlerden tekrar teyit aldık ama yollarda yeterli işaretleme olmadığından, yol da iyice bozulduğundan geri döndük.

Bu sefer mahallenin hemen yakınında bulunan Taksiarhon Kilise’sini ziyaret ettik. Maalesef içindeki süslemelerden pek bir şey kalmamış. Ziyaretimiz sırasında kilisede bulunan Arkeolog Ozan Bey’den küçük, taş kilise hakkında bilgi aldık. 2016 yılında restore edilmiş. Şimdi “Hızırşah Kültür Evi” olarak çeşitli sergi, konser ve toplantılar için kullanılıyormuş.

Ozan bey bizi kilisenin hemen yanında bulunan İpek Dokuma Atölyesine götürdü. Yetiştirdikleri ipek böceklerinden dokuduğu ürünleri görüp, renklerine, iğne oyalarına hayran kaldık.

Güzel bir sohbetten sonra ayrılıp Hızırşah Cami’sine geçtik. Menteşeoğlları Beyliği döneminde 14. yy. başlarında Hızır Bey tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyormuş. Anlayacağınız bu şanslı mahalleden Hızır iki kere geçmiş.

Kervan yolu üzerinde bulunan yaklaşık 700 yıllık taş caminin içini hangi akla hizmet sıva yaparak restore etmişler bilmiyorum. Neyse ki mihrabı olduğu gibi bırakmışlar.

Körmen Limanı

Buradan, yarımadanın Ege Denizi’ne bakan kısmındaki Körmen Limanına geçtik. Limana Bodrum’dan gelen feribotlar yanaşıyor. Son gördüğümden beri çok büyümüş artık bir yat limanı olmuş. Denizi kuzey rüzgarına açık olduğu için her zaman dalgalı. Sörfçüler için ideal. Kıyıda küçük, ağaçlar arasında çok güzel bir kamp alanı var.

Eski Datça

Artık Datça’yı gezebiliriz. Datça 3 mahalleden oluşuyor. Reşadiye, Eski Datça ve İskele Mahallesi.

Reşadiye ve Eski Datça dar sokakları, 2 katlı beyaz badanalı taş evleri, begonviller, badem ağaçlarıyla süslü bahçeleriyle zamanın durduğu yerlerden.

Eski Datça Mahallesi, hayatının son 10 yılını burada geçiren ünlü şair CAN Yücel sayesinde daha bir popülerleşmiş. Gidince ne harikulade bir yer olduğunu görüyor, Can Baba’ya hak veriyorsunuz. Ailesi evini müze olarak düzenlemiş. Henüz açılmamış. Büyük ihtimal vandalların her yere zarar vermesinden çekiniyorlar. Hani haksız da sayılmazlar. Kapısı; şiirleri, resimleriyle süslü, yaşıyor gibi. Biz de sessizce fotoğraflarımızı çekip, gezimize devam ettik.

İskele Mahallesi

Sahilde olan İskele Mahallesi, Datça’nın merkezi oluyor. Popüler yeme, içme mekanları, hediyelik stantlarıyla göz dolduruyor. Ünlü pazarı Cumartesi günleri kuruluyor. Kendi ürettikleri taze ve kurutulmuş sebze, meyve, süt ürünleriyle insanın iştahını kabartıyor. Ayrıca pazarda tekstil ürünleri de bulunuyor.

Plajlar

Yarımadanın akvaryum tadında irili ufaklı 52 tane koyu bulunuyor. Resmi olarak 7 tane mavi bayraklı plajı bulunsa da bence hepsi mavi bayraklı. Aktur, Karaincir, Hayıt Bükü, Palamut Bükü en popüler olanları. Deniz ve güneş eşliğinde yorgunluk atmak, stresten arınmak için ideal yerler.

Yazımızın da sonuna geldik.

Şimdilik hoşça kalın.

Gülçin Soytutan / Hayallerime Dokunmak, Youtube kanalımızdan da bu gezimizin videosunu izleyebilirsiniz. Bize destek vermek için Youtube ailemize siz de katılırsanız çok seviniriz 🤗

Hayallerinize dokunmanız dileğiyle…. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir