Bolivya Gezi Günlükleri 4 (Uyuni)

Bolivya’nın küçük, turistik kasabası Uyuni’de hayallerimize dokunmaya devam ediyoruz.

YOLCULUK

La Paz’dan Uyuni’ye şehirlerarası otobüsle gece gittik. Okuduğum gezi notlarında gezginlerin otobüslerinin arızalandığı uzun süre yollarda kaldıkları hatta Uyuni Tuz Gölü turlarını kaçırdıklarını yazıyordu. Hal böyle olunca turumuzu riske atmamak için 1 gece erken gitmeye karar verdik. Yolda herhangi bir sorun yaşamadık. Mışıl mışıl uyuyarak geçirdiğimiz gecenin ardından güneşin ilk ışıklarıyla Uyuni’ye ulaştık.

Kasaba üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi derin uykudaydı. Sokaklarda birlikte geldiğimiz turistlerden ve erkenci birkaç kişiden başka kimseler yoktu. Yaşasın telefonlarımızdaki haritalar! Hostelin adresini yükleyince elimizle koymuş gibi kolayca bulduk. Yükümüz ağır olsa da yürüyerek hostelimize ulaştık. Kapıyı açan ev sahibimiz bizi görünce çok şaşırdı. Meğerse internette 1 gece öncesi için yer ayarlamışız. Programımızı değiştirirken gece otobüs yolculuğunu unutmuşuz. Adamcağız o yüzden şaşırmış. Neyseki hostelde sıkıntı yokmuş. Gecikmeli ulaştığımız odamıza bizi buyur etti.

UYUNİ’Yİ TANIYALIM

 

İsterseniz deniz seviyesinden 3.700 m. yükseklikte bulunan kasabayı biraz tanıyalım.

Yüksek dağlarla çevrili kasaba, geniş bir ovanın kenarında yer alıyor. Hemen 8-10 km. sonraysa dünyanın en inanılmaz yerlerinden biri olan Salar de Uyuni yani Uyuni Tuz Gölü başlıyor. Günümüzden yaklaşık 30.000 belki de 40.000 yıl önce bölgede bulunan dev Minchin Gölü’nün bir kolu ve etrafındaki diğer göller kuraklıktan dolayı kurumuş. Zaman içinde üzerinde bembeyaz bir tuz tabakası oluşmuş. Şimdi 12.000 km²lik alanıyla Salar de Uyuni dünyanın en büyük tuz gölü. Sayılarla anlamak zor gelebilir. o zaman bir karşılaştırma yapalım. Marmara Denizi 11.000 km²’lik bir alana sahip yani ondan daha büyük bir alanı kaplıyor.

Tuz kapasitesinin 10 milyar ton olduğu tahmin ediliyor. Bunun yıllık 25.000 tonu çıkartılabiliyor. Bu dev tuz gölünde sadece tuz yok. Akıllı telefonlar ve arabalarda kullanılan lityum da bulunuyor. Bölge dünyanın lityum ihtiyacının %50 ila %70’ni karşılıyor.

Adını bu tuz gölünden alan Uyuni Kasabası,1890’da ticaret merkezi olarak kurulmuş. Bölgede çıkan değerli minerallerin taşınmasında trenler kullanılınca, demiryollarının da kavşak noktasını oluşturmuş. O yüzden kasabanın her yerinde trenle ilgili bir şeylere ya da meydanlarda süs amaçlı eski bir lokomotife veya kompartımana rastlıyorsunuz.

NEDEN UYUNİ?

Kasaba ticaret merkezi olmasının dışında dev tuz yatağını görmeye gelen turistler için de çok önemli. Zaten bizim de geliş amacımız bu devasa tuz yatağını görmekti. Günübirlik turlarla etrafı görebileceğiniz gibi birkaç günlük turlara katılarak buradan Şili’nin San Pedro de Atacama kasabasına ya da tam tersi Atacama’dan Uyuni’ye geçebiliyorsunuz. Biz de 2 gece 3 günlük bir turla San Pedro de Atacama’ya yani Şili’ye geçişimizi planlamıştık.

Salar de Uyuni’de 2 mevsim var. Aralık ve Nisan ayları arası yağışlı; Mayıs ve Kasım ayları arası kurak mevsim. Yağmurlu mevsimde gölün üzerinde oluşan su tabakası çok büyük bir ayna vazifesi görüp yeryüzü ile gökyüzünün birleşmesiyle sonsuzluk hissi oluşturuyormuş. (İnternette gördüğüm fotoğraflar inanılmazdı.) Bazen de bölge çok fazla yağmur alıyor ve rehberler tur programını değiştirmek zorunda kalıyormuş. Hal böyle olunca biz kurak mevsimde gitmeyi tercih ettik. (Hayat bu belli mi olur, belki bir kez de yağmurlu mevsimde gideriz!)

Turumuzun başlamasından 1 gün önce gidince de hadi şu meşhur yansıma ne durumda bir görelim diye yarım günlük bir gün batımı turu ayarlayalım dedik. Merkezde çok fazla turizm acentesi var. Ancak farklı saatlerde, kısa süreli çalışıyorlarmış. Açık bulduğumuz bir şirket suyun çok az olduğunu fotoğraflardaki gibi yansımayı yakalayamayabileceğimizi söyleyince, verdikleri fiyatlar da fahiş olunca vazgeçtik. İnternette gördüğümüz turların hem fiyatları uygundu hem de seçenek çoktu. Anlaşılan turlar internetten ayarlanıyordu. Onun için tur acentelerinin çalışma saatleri az ve farklıydı. Uyuni’ye gidecek olursanız mutlaka internetten tüm turlarınızı organize edip, işinizi bitirin. Zaman kaybı yaşamayın.

KASABA DA GEZİNTİ

Ne yapalım biz de kasabayı gezmeye başladık. Tek katlı binaları, tozlu sokaklarıyla 1800’lerden kalmış bir Western Kasabası görüntüsünde. Küçük bir hali var. Sebze meyve satılıyor. Meydandaki parkın etrafı kafelerle çevrilmiş. Akşamları tur dönüşü turistlerin uğrak mekanı. Kasabanın hepsi bu kadar.

Bazı binaların kapılarına veya duvarlarına asılmış kurumuş ve yapma çiçekler dikkatimizi çekti. Daha sonra sorduğumuzda yakınları vefat edenlerin anısına bir yıl bunları astığını öğrendik.

Yorgunduk ve ertesi gün yola çıkacağımız için hostelimizin yolunu tuttuk. Dönüş yolunda, seçim zamanı olduğu için partililer araçlarıyla bayraklar sallayıp, konvoy eşliğinde yanımızdan geçtiler. İnsanlar medeni bir şekilde partilerinin tanıtımını yaptılar.

TUR BAŞLIYOR

Ertesi sabah saat 9:00’da tur firmamızın önünde toplandık. Arjantinli bir kadın Maria ve oğlu Juan, öğrenci değişim programıyla Güney Amerika’ya gelmiş Belçikalı bir genç Tom, bir de biz toplam 5 kişiydik. Rehberimiz ve aynı zamanda şoförümüz olan Hugo; genç, dinamik, sevimli bir adamdı. Aracımız 4X4 bir arazi aracıydı. Kısa bir tanışma töreninden sonra eşyalarımızı yükleyip, Uyuni Tuz Gölü’ne doğru yola koyulduk.

Uyuni 19. Yy. başlarında bölgede çıkan mineralleri Pasifik Okyanusu’na taşıyan trenlerin dağıtım merkezi olmuş. Böylece Güney Amerika’nın önemli bir ulaşım merkezi haline gelmiş. Ulaşım ağını büyütmek için bir proje hazırlanmış. Bölgenin göz alabildiğince düz bir arazi olması nedeniyle tren yollarının artırılmasına karar verilmiş. Proje, kalkınma için çok önemli olduğuna inanan dönemin Devlet Başkanı Aniceto Arce tarafından desteklenmiş. Ancak bölgenin soğuk çöl iklimine sahip olması, teknik zorluklar, komşu ülkelerle yaşanan gerginlikler, bir de yerel halkın hayatlarına tecavüz olarak gördükleri demiryolu inşasını sürekli sabote etmeleri gibi sebeplerden 1888’de başlayan projeden 1892’de vazgeçilmiş. 1940’larda ise bölgede bulunan minerallerin azalması sonucu madencilik endüstrisi de çökünce, şirketler tarafından kullanılan trenler ve ekipmanları terk edilmiş.

TREN MEZARLIĞI

Bizim de Uyuni Tuz Gölü’nden önceki durağımız kasabanın hemen 3 km. ilerisinde artık kullanılmayan raylar üzerindeki “Cementerio de los Trenes” yani “Tren Mezarlığı” oldu. Hiçbir yerde göremeyeceğiniz antik trenler turistlerin gözde ziyaret yerlerinden.

Çok sayıda tren ve vagonların bulunduğu alan açıkta. Herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Koruma, kısıtlama yok. Ziyaretçiler gönüllerince hareket ediyor. Trenlerin içine girmek, tepesine çıkmak serbest. Turistler için mükemmel, fakat Bolivya’nın arayıp da bulamayacağı kadar özel olan, geçmişlerini anlatan bu trenlerin paslanarak yok olmaya terk edilmesine üzüldük. Daha sonra Santiago’da eski trenlerle ilgili bir müze gördük. Adamlar, giriş ücreti olarak dünyanın parasını alıyordu, üstelik buradaki trenler kadar ilginç, değişik ve eski değillerdi! Umarım Bolivya Devleti uyanır da bir an evvel alanı koruma altına alır.

Salar de Uyuni’de buluşmak üzere…… Şimdilik hoşça kalın!

Gülçin Soytutan / Hayallerime Dokunmak, Youtube kanalımızdan da bu gezimizin videosunu izleyebilirsiniz. Bize destek vermek isterseniz Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın🤗

Hayallerinize dokunmanız dileğiyle….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir