PERU YOLLARINDA 11 (MARAS – MORAY)

MORAY

Ertesi gün yolumuz şehirden 50 km. uzakta bulunan tabiri caiz ise Moray tarım laboratuvarlarınaydı. Buradaki teraslar, krater şeklinde, aşağıya doğru kat kat dairelerden oluşuyordu. Rehberin anlattığına göre; en derin teras 150 m. derinliğindeymiş ve en dip ile en tepedeki teras arasında 15 derece ısı farkı varmış. İnkalar her çemberde değişik ısı, rüzgâr, güneş alarak yetişen aynı bitkinin reaksiyonlarını gözlemliyorlarmış. Sonuçlara göre nerede, daha iyi verim alındıysa, o bölgede o bitkiyi yetiştiriyorlarmış.

Patates ve mısırın anavatanı Amerika kıtasıymış. İnkalar yaklaşık 3.000 çeşit patates, 1.800 çeşit mısır yetiştiriyorlarmış! Rehber çok ilginç bir şey daha söyledi. Şiddetli yağmurlarda bile en alttaki dairede su birikmiyormuş!

Aklıma 2011 yılında şiddetli bir yağmur sonrası Başkentteki alt geçitlerin yağmur suyu ile dolması, her ihtimale karşı dalgıçların kurtarma çalışmalarına eşlik etmesi, dönemin Belediye Başkanının da “Yaşanan olaylar normal bir yağış değil, alt yapıdan kaynaklanan bir durum da değil. Bu duruma hiçbir alt yapı dayanmaz” dediği geldi.

Günümüzden nerdeyse 700/800 yıl önce yaşamış İnkalar nasıl bir drenaj sistemi yapmışlar da yağan deli yağmurlara rağmen dipte su birikmemiş. Buradan kendimce şu sonucu çıkarttım; maalesef akıllı uygarlıklar ya da insanlar artık yaşamıyorlar. Yaşayanlar ….. belli!

İşte böyle çelişkili düşüncelerle Moray arkeolojik alanını gezmeyi tamamladık.

MARAS TUZLASI

Bir sonraki durağımız Maras tuzlası. Dik uçurumlu bir yolu olan tuzla dar, derin bir vadide yer alıyor. İlk gördüğümüzde şok olduk. Bu kadar güzel bir manzara beklemiyorduk.

Tuzu, dağın eteklerinden doğan derenin suyundan elde ediyorlarmış.

Burası İnkalar döneminden beri kullanılmaktaymış. Yamaca oluşturulmuş 5.000’den fazla havuzcuk bulunuyormuş. Havuzcuklar yakındaki Maras köylülerince işletiliyormuş. Kurak dönemde üretim yapılıyormuş. O yüzden derenin debisi çok yüksek olmuyormuş. Havuzlara sıra ile su veriliyormuş. Suyun buharlaşması ile her havuzdan aylık 150 kg. civarında tuz elde ediliyormuş.

Sudaki eriyik halde bulunan minerallerden dolayı havuzların ve üretilen tuzun rengi pembemsiydi. Yukarıda bulunan seyir terasında hediyelik eşya ile tuz ve ürünlerinin satıldığı stantlarda köylüler satış yapıyorlardı. Programımızın çok uzun, taşımanın ne kadar sorun olacağını bilsek de minik bir paket pembe tuz aldık. Tadı bildiğimiz tuz tadı ama vücudumuzda nasıl bir olumlu ya da olumsuzluk yaptı bilemiyorum.

Laf aramızda İnkalar da ağızlarının tadını biliyormuş. Ne demiş atalarımız “Tuzsuz aş, ağrısız baş olmaz”.

Moras ve Maray’ı her ne kadar “Kutsal Vadi” turu dahilinde gezdirmiyorlarsa da aslında “Kutsal Vadi”nin içinde. Aklınızda bulunsun!

Böylelikle bir tam günümüzü de burada bitirdik.

Gelecek yazımızda Cusco’nun yakınında bulunan Kutsal Vadi arkeolojik alanlarını gezmeyi tamamlıyoruz.

Şimdi size bir sorum var. Güneş Tapınaklarını gördünüz. Peki Ay Tapınağı gördünüz mü? Görmediyseniz bir sonraki yazımızda buluşmak üzere şimdilik hoşçakalın.

Hayallerinize Dokunmanız Dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir