PERU YOLLARINDA 12 (CUSCO’NUN ÇEVRESİ)

TAMBOMACHAY

Ertesi gün yapacağımız tur da “Kutsal Vadi”nin içindeydi ve kendimiz planlamıştık. Sabah erkenden kalktık. Taksi ile şehre 8 km. mesafedeki Tambomachay arkeolojik alanına gittik. Burası soylulara ait, kutsal su kültünün olduğu bir tür tapınak. Ruh ve bedeni temizleyen çeşmesi olduğundan belki hamamda diyebiliriz. Bölgedeki yer altı kaynaklarından kanallarla getirilen su burada ki çeşmelerden hala akıyor. İnkalar bu çeşmelerden içenlerin gençleşeceklerine, kutsanmış olacaklarına yada ikiz bebekleri olacağı gibi özellikleri olduğuna inanıyorlarmış. Şimdi etrafını çevirmişler. Suya yaklaşamıyorsunuz. İzin verseler içip gençleşip, kutsanma şansımızı deneyebilirdik! Kısmet değilmiş.

Arkeolojik alanın etrafı yemyeşildi. Etrafta rehberli turist grupları çoktu. Bir rehberin açıklamalarından anladık ki; grubu hemen 600 m. ilerdeki Puka Pukara arkeolojik alanına ana kapıdan değil, arka taraftaki köy yolundan gideceklerdi. Bizde peşlerine düştük. İyi ki öyle yapmışız. Geçtiğimiz köy çok ilginçti. Nerdeyse her evin çatısında minik bir tahta haç, etrafında bir veya iki tane boğa, boğaların üzerinde iki tane minik testi vardı. Rehberin anlattığına göre haç dindar olduklarını gösteriyor, boğa bereketi simgeliyormuş, iki minik testinin birinin içinde su, diğerinde şeker kamışından yapılan bir tür içki varmış bu da evlerini koruyan iyi ruhlara ikram içinmiş. Çok hoştu.

Sayelerinde bizde köyün sevimli patikasından arkeolojik alana ulaştık.

PUKA PUKARA

Puka Pukara Quechua dilinde “Kızıl Kale” demekmiş. Kale gün batımında kızıllaştığı için bu ad verilmiş. Zaten kullanılan taş ve doğal toprak rengi kırmızı. Bence gün batımında, olsa olsa bir ışıma oluyordur o kadar.

Puka Pukara, Cusco’ya sadece 7 km. uzaklıkta. O yüzden burasının başkente gelen gidenlerin kontrol edildiği, olası saldırılar için bir tür askeri merkez olduğu düşünülüyormuş.

Kalenin odalarının bir kısmı kalmış ama büyük kısmı yıkılmış.

Kızıl Kaleyi gezdikten sonra istikametimiz Q’enqo oldu.

AY TAPINAĞI, AMARU MARKAWASİ, ANTİSUYU

Puka Pukara ile Qenqo arasında yaklaşık 4.5 km mesafe vardı. Yönümüzü, yolumuzu belirlemek için kullandığımız “MAPS.ME” isimli program aslında daha kestirme bir yürüyüş yolu ile yol üzerinde görülebilecek yerleri de gösteriyordu. Önceden bu yolu incelemiştik. Üzerinde bulunan “Ay Tapınağı” dikkatimizi çekmişti. Güneş Tapınağını görmüştük. Henüz Ay Tapınağını görmemiştik. Q’enqo’ya yakın olunca onu da görülecek yerler listesine almıştık.

Puka Pukara Kalesinden, yürüyüş yolunun bir kısmı çok net görülüyordu. Niyetimiz bu yolu kullanmaktı. Fakat oldukça ıssız, boş, kurak bir araziden geçmemiz gerekiyordu. İşin doğrusu bilmediğimiz bu yerlerde macera aramayalım dedik. Cusco-Pisac yolunu kullanmaya karar verdik. Başladık yürümeye. Yolumuzun üzerinde tek tük evlerle hediyelik eşya dükkanları vardı. Sonrasında asfalt yol boş arazide devam ediyordu. Güneşte bu arada tepemize çıktı. Epey bir yol aldıktan sonra arkamızdan bir araç korna çaldı. Döndük baktık ki bir dolmuş! Hemen el edip bindik. Sıcak ve ıssız yolda bizim kurtarıcımız oldu.

Cusco’da İspanyolcayı pek bilmiyorlar Qechua ve Ayma dilini konuşuyorlar. Fakat Latin harflerini kullanıldıkları için şanslıydık. Gideceğimiz yeri gösterdik. Şoförümüz bize kafasını salladı. Rahat bir yolculuk yapıyorduk ki bir köyün yakınında durdu. Karşıdan yürümemiz gerektiğini anlatmaya çalıştı. Teşekkür edip indik. Elimizdeki haritaya göre Ay Tapınağı yolumuzun biraz yukarısında olunca yönümüzü oraya çevirdik.

Köyün dışında ıssız bir yeri gösteriyordu. Önümüzde iki genç ellerinde yiyecek poşetleri konuşarak o tarafa doğru yürüyorlardı. Bizde onları kendimize rehber alıp yürümeye başladık. Biraz sonra bir tepeyi aşınca halkın Tapınak çevresindeki alanda piknik yaptığını gördük. Doğru yere gelmişiz!

Biraz sonra bisikletli ve atlı turist gruplarının buradaki arkeolojik alanı gezdiklerini gördük. Çok ilginç internette, Turizm İnformation ve Peru Hop’ta burası ile ilgili hiç bir bilgiye rastlamamıştık. Sadece bir kaç broşürde atlı gezilerden bahsetiyordu. Merakımız bizi, çok güzel, bir o kadar da özel bir yere getirmişti. Etraftaki pek çok kaya, Seremoni Kayası veya Tapınak olarak oyulmuştu.Fazla zamanımız yoktu. Önce onları inceledik sonra Ay Tapınağına yöneldik.

Ay Tapınağı yüksek bir tepedeydi. Tepenin bir yüzünde ve üst kısmında seremoni kayalarıyla tapınaklar oyulmuştu. Diğer yüzünde ise doğal iki mağara vardı. Mağaraların girişleri kapalıydı. Bu girişlerden belli zamanlarda ay ışığı giriyormuş. Herhalde bu ışığın durumuna göre kehanetlerde bulunuyorlardı. Mağaranın içinde pumayla yılan oymaları varmış. Tepenin diğer yüzünde ise tapınak ile evlerin yer aldığı “Amaru Markawasi” isimli bir yerleşim yeri vardı. Etrafı inceledikten sonra insanların, ağaçların arasında farklı bir yere daha gittiklerini gördük. O taraftan gidelim dedik.

Bu sefer yolumuz Antisuyu ana caddesi oldu. İnkalar ülkeyi dört bölgeye ayırmışlar. Burası da anti yani doğu bölgesini Cusco’ya bağlayan cadde. Tabiri caiz ise doğu otobanına çıktık. Cadde kenarında yine doğal kayalıklar tapınak şeklinde oyulmuştu. Yolu takip ettik. Bir süre sonra asıl hedefimiz olan Q’enqo için yolumuzu değiştirdik. Okaliptüs ağaçlarının arasından ine çıka sonunda hedefimize ulaştık.

Q’ENQO

Tepenin eteklerindeki doğal mağaranın içine ve etrafına oyularak oluşturulmuş orta büyüklükte bir tapınak. Fakat burası çok özel ve önemli bir yer. İspanyol istilasında çok zarar görmüş. Tapınağın dış şekli belirgin değil. Yine de kutsal puma şeklinde planlandığı tahmin ediliyormuş. Tepede ki kayaların üstü, yanları her taraf sunak ve tapınak olarak şekillendirilmiş.

Buranın en önemli kısmı mağarası. Ve mağaranın girişine izin veriliyordu. Küçük bir mağara. Dar bir koridorun kenarındaki kayalar masa yada taht şeklinde oyulmuş. Doğal güneş ışığı alıyor. O yüzden aydınlık. Mumyalama ve kurban törenleri için kullanılmış. İnkalar, İmparator ve ailesiyle, soyluları mumyalamış. Mumyalama işlemi şöyle oluyormuş. Ölen kişinin göğüs kafesi açılıyor, iç organlar gömülüyor, göğüs kafesi koko çayı ile yıkanıp, giysileri giydiriliyor, sonra cenin pozisyonuna getirilip sarılıyor, sepetler içine konuluyormuş. Adak olarak kurban edilen çocukların, hiç bir yerine dokunmadan oldukları gibi mumyalıyor, reenkarnasyon için hazırlıyorlarmış.

İnkalar mumyaları gömmüyor mezar odalarına bırakıyorlarmış. Sadece İmparatorların kalplerinin külleri altın bir kapta Qriancha yani Güneş Tapınağında, vücut mumyaları ise sarayda saklanıyormuş. Condor tekrar ruh getirene kadar sarayda mumyalarla konuşuluyormuş. Herhalde sabırlı olmasını tekrar dünyaya geleceği hakkında telkinde bulunuyorlardı.

İspanyollar Cusco’yu istila ettiklerinde sarayda çok iyi korunmuş 12 mumya bulunmuş. İspanyollar bunların gömülmelerini isteyince halk karşı çıkmış. Bunun üzerine yakmaya karar vermişler. İnkalar 8 mumyayı kaçırabilmiş. Çünkü yeniden dünyaya dönebilmek için vücudun tam olması gerektiğine inanıyorlarmış. Mesela savaşta ölen bir İmparatorun kolu, bacağı kopsa onu bulup öyle mumyalıyor yada kafası kopan bir askerin kafasını bulup öyle cenin haline getirilip mezar odalarına bırakıyorlarmış. İşte burası da bu işlemlerin yapıldığı çok özel bir yermiş.

Bu ilginç tapınağın ziyaretinden sonra yaklaşık 2 km. uzaklıktaki günün son yeri olan Sacsayhuaman’na doğru yola çıktık.

SACSAYHUAMAN

Yollar yürüyerek bitmiyormuş. Bunu bir kez daha anladık. Arkeolojik alana yürürken hadi biraz bilgilerimizi tazeleyelim.

Efsaneye göre Güneş Tanrısı İnti’nin soyundan gelen ilk İnka, Manca Copac, bilge kişilere dünyanın göbeğini bulmalarını istemiş. Bilginlerin bulduğu bu yere “Qosq’o” yani “Göbek Deliği” demiş. Şehri kutsal hayvan Puma şeklinde inşa ettirmiş. Pumanın kuyruğunun Qoriancha yani Güneş Tapınağı olduğunu öğrenmiştik. Şimdi de kafası olarak tasarlanan Sacsayhuaman’a yürüyoruz. Acele etmek yok! Yol uzun.

Q’enqo tapınağından sonra halkın piknik yapmak amacıyla geldikleri alanlardan geçerek sonunda Sacsayhuaman arkeolojik alanına ulaştık. Sacsayhuaman’nın okunuşu “Sexy Woman” şeklinde ve burası bir kale. Killkelerce yapılmış. Daha sonra İnkalar büyük eklentilerle son halini vermiş.

Yürüyerek şehre doğru geldiğimiz için arkeolojik alanın arka kapısından giriş yaptık. Biraz tepede çok büyük bir alan vardı. Ortasına düzgün bir yuvarlak yapılmış. Burasının astronomik gözlem yeri olduğu düşünülüyormuş. Ayrıca etrafındaki pek çok kayayı düzelterek açık tapınak oluşturulmuş.

Bölgeyi incelerken kahkahalar, bağrış, çığlık neşeli sesler duyunca o tarafa yöneldik. Karşımızda bulunan dik granit kayalıklardan çocukların, gençlerin hatta yaşlıların hep birlikte kaydıklarını gördük. Doğal bir kaydırak oluşturmuşlar. Kaya kaya nasıl parlatmışlar? Pırıl pırıl parlıyordu. Belki de Kırgızistan da Süleyman Dağında olduğu gibi sağlık ya da uzun ömür ile ilgili gizli güçleri olduğuna inanıyorlardı. Bence buraya kutsal eğlence alanı diyebiliriz!

Tepeden kale duvarlarını gördük. Üç katlı zikzak şeklinde yapılmış. Burası pumanın dişleriymiş. Dik merdivenlerden aşağıya inerek surların dibine ulaştık. Sur yapımında o kadar devasa kaya kullanılmış ki gözlerimize inanamadık. Bunların insan gücü ile taşındığına, işlendiğine inanmak çok zor. Özellikle bir tanesi varmış ki 20.000 ton ağırlığındaymış, hala onu kaldırabilecek iş makinası üretilmemiş. Hepsi devasa görünüyordu. O yüzden hangisi olduğunu tam anlayamadık.

 

Kalenin yaklaşık 50 yılda 30.000 kişi tarafından yapıldığı tahmin ediliyormuş. Çok uzun zaman dini, askeri merkez olarak kullanılmış. Hatta İspanyol istilasında en büyük direniş burada gösterilmiş. Pek çok İspanyol burada can vermiş. İnkaların inşa ettiği bu şaşırtıcı yeri gezdikten sonra “Kaleyi ufak tefek İnkalar değil robotlar, hatta uzaylılar yapmış.” deseler inanırdım!

Vadinin hemen karşısında tüm şehri kucaklayan devasa İsa heykeli vardı. Adım atacak halimiz kalmamıştı. Ona uzaktan bakıp dik merdivenli patikadan şehre yürüdük. San Blass’ın üstünden şehri seyrederek hostelimize ulaştık.

Gelecek yazımızda Rainbow Mountain yani Gök Kuşağı Dağı’nı görmeye gidiyoruz. Şimdi dinlenme zamanı. Hoşçakalın…..

Hayallerinize Dokunmanız Dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir