Şili Gezi Günlükleri 12 Puerto Montt

Şili’nin koloni şehri Puerto Montt’ta hayallerimize dokunmaya devam ediyoruz.

28 Kasım 1852’de Almanya’dan gelen göçmenlerle kurulan şehir, dönemin devlet başkanı Manuel Montt’un adını almış “Montt Limanı”.

Bir iç deniz gibi olan Reloncavi Sound veya Seno Reloncavi Körfezi’nin tam ortasına kurulmuş. Pasifik Okyanusu’nun çılgın dalgalarının etkileyemediği huzurlu bir liman kenti olmuş. Bu da ekonomik hayatın temelini oluşturmuş. Gelen gemilerin bakım, onarımının yapılması, ormanlardan gelen kerestelerin gemilerle taşınması, bunun yanında balıkçılık ve deniz ürünleri başlıca gelir kaynakları olmuş. Hatta dünyanın somon başkenti sayılıyormuş, çünkü Norveç bile somon üretiminde bu minik şehri yakalayamamış. Hal böyle olunca da tam bir işçi şehri olmuş. Ve ülkede yaşanan emeklilik, sağlık, eğitim gibi sorunlar burada daha fazla hissedilmiş. 14 Ekim 2019’da başlayan hükümet karşıtı protestolar şehirde oldukça yoğun yaşanmış. Bizim şehirde bulunduğumuz günler de olayların tavan yaptığı zamanmış. Puerto Varas’taki hostelimizin sahibi Susi Teyze, Puerto Montt’ta dikkatli olmamızı sıkı sıkı tembihleyince ister istemez bir strese girdik. Ve maalesef şehri istediğimiz gibi gezemedik.

Puerto Varas ve Puerto Montt arasındaki mesafe 20 km. İki şehir arasında minibüsler harıl harıl çalışıyor. O yüzden ulaşım kolay. Biz de ulaşımı bu minibüslerle sağladık. Son durağımız olan ünlü Costenera yani kordon boyundaki parkta yürüyüş yaptık.

Aşıklar Heykeli (Los Amantes Frente al Mar)

Parkta dikkatimizi çeken devasa bir heykel oldu. Birbirine sarılarak banka oturmuş denizi seyreden bir çift. Heykel renkli filan ama ben nedense çok çirkin, hantal acemice yapılmış ve estetikten uzak buldum. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de vandallar tarafından her tarafı yazılıp çizilip boyanmıştı. Fotoğrafını bile çekmeden öylece bakıp geçtik.

Daha sonra katıldığımız turlardaki rehberlerden birine bu heykeli sorduk. “Denize bakan aşıklar” heykeliymiş. Uruguaylı müzik grubu Los Iracundas’ın 1968’de yayınladığı “Puerto Montt” şarkısına ithafen yapılmış. 2002 yılında açılışı yapılmış. Benim gibi beğenmeyenler olmuş ama yapılan oylamada beğeniler fazla olunca yerinde kalmasına karar verilmiş. Böylece şehrin sembolü olmuş. 2 katlı apartman yüksekliğindeki heykelin üzerine çıkıla biliyormuş. Ancak üzerine çıkıp selfi çekecem diye düşüp bir yerlerini kıranlar olduğu gibi cadılar bayramında da maskeleri satılıyormuş. Bizimse heykeli fark etmeden çektiğimiz tek kare, protestolar ile ilgili bildiriyi çektiğimiz foto oldu.

Puerto Montt’un kordon boyundaki bu park baya uzundu. Aşıklar heykelinin dışında Almanya’dan gelen kolonistleri anlatan, bir başka heykel grubu daha vardı. Bunlar daha hoş, normal heykellerdi. Hatta bir tabelada da bu kolonistlerin soyadı yazıyordu. Bunu beğenmiş olmalıyız ki fotoğrafını çekmişiz.

Heykellerin ilerisinde artık kullanılmayan lokomotifler ve iş makineleri sergileniyordu.

Kıyı boyunca yaptığımız bu yürüyüşte okyanus sularının çok fazla çekildiğini gördük. Bütün kıyı ortadaydı. Ülkemizde gelgit olayı bu kadar belirgin olmadığı için şaşırmadık desem yalan olur.

Sahil boyunca yaptığımız yürüyüşte havanın kötü olduğundan olacak ki parkta inler, cinler top oynuyordu. Hava güzel olduğunda buraların cıvıl cıvıl olduğuna eminim.

Katedral

Puerto Montt Katedrali’ne vardığımızda dış yüzünün pencerelerle çevrili olduğu dikkatimizi çekti. Camlar kırılmasın diye plakalarla örtüldüğünü öğrendik. Buna rağmen üst taraftaki bazı camların kırılmış olduğunu, vandalların ulaşabildikleri her yere yazılar yazıp, boyadıklarını ve katedralin kapalı olduğunu gördük. Katedralin tam karşısındaki açık hava gösteri alanından müzik sesi gelince oraya yöneldik. Kalabalık bir grup ilahiler söyleyerek dua ediyordu.

Ne yapsak gezmeye devam etsek mi kimseler yok falan derken, kalabalık bir başka grubun bu sefer bayraklarla yürüdüklerini gördük. Zaten müzeler kapalıydı üstüne üstlük her yer vandallarca kırılıp dökülmüş olunca şehri gezmekten vazgeçtik. El sanatları pazarının, balık lokantalarının, cafelerin, palafito (*) dükkanların bulunduğu ünlü Angelmo’yu, Tenglo Ada’sını göremedik. Sadece adanın uzaktan bir fotoğrafını çekebildik.

Ziyaretimizden 15 gün sonraysa haberlerde Puerto Montt Katedrali’nin büyük bir saldırıya uğradığını, tahta sıralarının yakılıp, içerideki pek çok eşyaya zarar verildiğini izledik. O günkü şartlarda verdiğimiz kararın doğru olduğunu bir kez daha hissetsek de yine de içimizde bir burukluk oldu.

Şili’de o kadar çok şey yarım kaldı ki anlatamam. Biz plan yaparken kader baya bir gülmüş anlaşılan. Bakalım bir sonraki durağımız Punta Arenas’ta neler yapacağız?

Şimdilik hoşça kalın!

Gülçin Soytutan / Hayallerime Dokunmak, Youtube kanalımızdan da bu gezimizin videosunu izleyebilirsiniz. Bize destek vermek isterseniz Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın🤗

Hayallerinize dokunmanız dileğiyle….

(*) Venedik’teki gibi suya çakılan kazıklar üzerine oturtularak okyanus kıyısına yapılan binalara Palafito deniyor. Bununla ilgili detaylı bilgiye Chiloe Adası yazımdan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir